Tuesday, September 1, 2009

Radikal Cumartesi-29/08/2009

Kalbimin prensidir MJ

Kalbimin prensidir MJ

29/08/2009

Eceliyle mi öldü, ihmalden mi yoksa cinayete mi kurban gitti? Bugün, bu dünyadan ayrılışı hâlâ sır olan Michael Jackson'ın doğum günü. Harbi bir seveninden, içten bir mektup var MJ'e...

EMEL KURHAN (Arşivi)

Yalnız değilsin. Buradayım, seninle. Müziğini dinlemeye devam ediyorum, bak hâlâ buradayım. Bir yere gitmiyorum. 
Gece sıcaktı, uyuyamadım. Zapping... Nadiren izlediğim CNN’i açtım. MJ ölmüş. Ne? MJ ölmüş! Telefon çaldı o saniyede. Göksel: “MJ ölmüş!”
Üzüntümü paylaşacak herkese SMS attım: “MJ öldü!” Bunu anlayabilecek herkese.
Ertesi gün Facebook’ta profil fotoğrafları Maykıl oldu, herkes bir-iki satır bir şey yazdı. Bak, kimse unutmamış seni. Hâlâ buradayız.

Yaz’la bayılırdık o klibe, biraz da korkardık 
Benim için MJ’in anlamı çok. MJ müzik demek. MJ dans demek, deha demek, duygu demek. Ama aynı anda hüzün demek, yalnızlık demek.
Bu yazı yayımlandığında senin doğum günün olacak. İyi ki doğmuşsun, arkanda o kadar güzel şeyler bırakıp gitmişsin.
29 Ağustos 1958’de doğmuştun. Ölümünün üstünden tam 65 gün geçti. Bu furya geçsin istedim sana duygularımı açmak için. Doğum gününe yetiştim. Ne şanslıyım, bir cumartesiye denk geldi. Sana bir şeyler yazmak istedim, sadece sana... Veda etmek istedim aslında. Evet, 65 gündür seni düşünüyorum. Bazen gittiğine inanamıyorum. Zaten cenazeni de durmadan ileri bir tarihe atıyorlar. Yaptıkları tören de o kadar sahteydi ki, izleyemedim bile. Kalbim kırılıyor bunları görünce, sirk değil ki bu!
Ailen hâlâ sırtında ve gitmeye de pek niyetleri yok, sana söyleyeyim. En yakın dostun Quincy Jones senin törenine katılmak istememiş. Adam hatta demiş ki “Ruhen yakınlık duyduğun bir insana milyonlarla beraber veda edemezsin. Böyle bir anma töreni bana uymuyor.”
Yazdıklarım sadece güzel şeyleri yansıtsın, kötü anılara yer yok bu mektupta. Birçok tuhaflık olabilir ama ben bunları hatırlamıyorum bile. Müzik konuşalım istersen.
Michael Joseph Jackson, sen 1964 senesinden beri şarkı söylüyorsun. Neredeyse 32 seneden beri ben senin şarkılarınla yaşıyorum. Jackson 5’taki saçı kabarık dans eden küçük çocuk var ya, ben onu hiç unutmadım işte. Jackson 5’ın vokalistiyken, Suudi Arabistan’daki en yakın arkadaşım Mustafa sana benzerdi. Cidde’deki oyunumuz senin şarkılarınla dans etmekti bizim için. Arada patenlerle kayardık saatlerce senin müziklerin eşliğinde.
Annemin bize ilk satın aldığı kasetti seninki; Yaz’la paylaşamazdık. Evde hep çalardık, senin müzikleri koyar, dans ederdik. Hâlâ büyümedim, aynı şeyleri yapmaya devam ediyorum. Senin şarkılarınla dans ediyorum hâlâ.
Sonra sen büyüdün, hepimiz büyüdük. Müziğindeki büyü devam etti. Yeni solo kariyerine başladın. Üzüldüm aslında Jackson 5’dan ayrılınca. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diye düşündüm. Daha güzel geldin!
Sonra müzik tarihindeki en bomba albümü yaptın: ‘Thriller’! En çok satan, en çok dinlenmiş albüm, inanabiliyor musun! Çok uzun süren bir klip yapmıştın, film gibi... Yaz’la bayılırdık o klibe, ama ne yalan söyleyeyim biraz da korkardık sonundaki kahkahadan.
Müziğinin dışında tarzını da takip ettik, mesela ‘Thriller’ ceketini hâlâ isterim! Hatta ‘Bad’ tokalı botlarında da gözüm var. 
Ve tabii yine bizi dans ettirdin. Ardından ‘Off the wall’, ‘Bad’, ‘Dangerous’; derken rengin açıldı, yüzün değişti... Ruhun hep aynı yalnız çocuk kalsa da fiziksel olarak bir evrim geçirdin. Halbuki harikuladeydin. Kimse sana bunu söylemedi mi? 50 kiloya düşmene gerek yoktu, 
o ilaçları almana da gerek yoktu, çünkü sen harikaydın.
Ben seni yargılamam. Seni çok seviyorum. Milyonlarca insan var seni seven, bunu unuttun mu yoksa? Keşke birisi seni yalnızlığından çıkarabilseydi. Bir ara hayatına şempanze Bubbles’ı sokarak yalnızlığını gidermeye çalıştın, ama o da neredeyse herkesi ısırmış. Bir de Muscles vardı; koca yılan...

Rahat uyu, bizler bir yere gitmiyoruz
Tuhaf evlilikler yaptın, kendine Neverland adında bir kraliyet kurdun, yalnızlık denilen o ülkeden kolay ayrılınmıyor işte. Sonra çirkin şeyler yansımaya başladı basından, çocukken ne kadar incindiğini öğrendik aslında, ruhunun aldığı yaraları gördük. Bak, yine de kimsenin sevgisi azalmadı sana karşı. Her şeye rağmen ilham perisi olarak vardın.
Bu yüzden yalnız değilsin, ben hâlâ buradayım seninle. İçimdeki çocuk bir yere gitmiyor. 1970’lerde bir şarkın vardı, ‘Ben’. Daha çocuktun o şarkıyı söylerken, ben hâlâ dinliyorum o umut dolu sözleri. Şarkıda derdin ki: ‘Arkana bakarsan ve gördüklerini sevmezsen/Bilmen gereken bir şey var/ O da hep gidecek bir yerinin olduğu/ Birçok insan sana sırt çevirmiş olabilir/Söyledikleri tek kelimeyi dinlemiyorum bile/Çünkü benim gördüklerimi göremiyorlar/Keşke deneseler/Eminim bir kez daha düşünürlerdi/Eğer senin gibi bir arkadaşları olsaydı’... 
Kulağımdan gitmeyen bir melodidir Maykıl’inki, aklımdan çıkmayandır sözleri. Kalbimin prensidir MJ. Rahat uyu, bizler bir yere gitmiyoruz.

No comments:

Post a Comment